Kabartmalar

Yunus Peygamber sahnesi

Sahnenin üst kısmında yer alan madalyonlardan birincisinin aziz Martin Stephanos, ikincisinin Sophanias ve dördüncüsünün Osoria oldukları madalyonun içinde yazılıdır.

Yelkeni bir perdeye benzeyen U biçimli bir gemi içinde, üç çıplak erkek figürü yer almaktadır. Bu üç figür, Yunus peygamberi balığa doğru atmaya çalışmaktadırlar. Fantastik balık figürünün baş kısmı yırtıcı kara hayvanlarına benzemektedir. Balık ağzını açmış Yunus peygamberi yutmaya hazırlanmaktadır. Gemideki yuvarlak yüzlü figürlerin aksine, Yunus Peygamber; uzun yüzlü, iri gözlü ve sakallıdır. Yunus peygamberin yüzü cepheden verilmiştir. Aziz Martin Stephanos, peygamberlerden Sophonias, Osaria ve kimlikleri tespit edilmeyen başka bir aziz figürü madalyonlar içinde, geminin üzerinde yer almaktadırlar.

Yunus peygamberin denize atılması ile ilgili sahne Tevrat kaynaklıdır. Tevrat’ta (Yunus 1: 1-4) anlatıldığı üzere, Yunus peygambere, Allah (cc) tarafından Ninive’ye gitmesi ve onlara öğüt etmesi için vahiy gelmiştir. Ancak, Yunus peygamber Tarşiş’e kaçmaya kalkmış ve bunun için gemiye binmiştir. Ancak, Allah (cc) tarafından, gönderilen fırtınalarla gemi hareket etmemiş ve batacak gibi olmuştur.

Yunus peygamber denize değil de doğrudan olarak balığın ağzına doğru atılmaktadır. Peygamberde olay karşısında, herhangi bir karşı çıkış yoktur. Sadece, yüzünde ve gözlerinde hafif bir şaşkınlık vardır. Gemi içindeki figürlerden soldaki, işaret parmağıyla Yunus peygamberin bir suç işlediğini ve bunun cezasını çekeceğini belirtmektedir.

Pantakrator İsa ve Annesi Meryem

Zengin geometrik şekillerle işlenmiş taht üzerinde oturan İsa peygamber figürü cepheden verilmiştir. Pencerenin sağında haleli ve kanatlı olarak tasvir edilen bir melek figürü bulunmaktadır. Bu figürün hemen üzerindeki madalyonda, başı haleli bir aziz figürü yer alır. Her iki figür de İsa peygamberin olduğu yönü işaret etmektedirler (Res. 49).

Aziz figürünün, halesinin çevresi ile melek figürünün baklava dilimli ayakkabılarında, ilk yapıldıklarında kakmalı renkli taşlarla bezeli olduklarına işaret eden çukurlar bulunmaktadır.

İsa peygamberin, üzeri nişle (kemerle) kapatılmış, gösterişli bir taht üzerinde, heybetli bir şekilde oturmaktadır. Peygamberin başı halelidir. Ortadan ayrılmış saçları, uzun ve iri gözleri vardır. Zengin dökümlü elbisesinin altında çıplak ayakları dikkat çekicidir (Res. 50, 51). İsa peygamberin, sol dizinin üzerinde haç kapaklı bir İncil tutmaktadır, sağ eliyle de takdis işareti yapmaktadır.

İKONOGRAFİ
Başının üstündeki haçlı halesiyle gösterişli tahtında azametle oturmakta olan İsa peygamberin, ortadan ayrık saçı, sakallı yüzü ve dimdik sert bakışlarıyla tam bir Pantokrator2 olarak karakterize edilmiştir.

Sağ eli ile Grek tarzı kutsama işareti yapan İsa peygamberin yüzünde sert bir ifade sezilmektedir. Duvar yüzeyi üzerinde asılı duruyormuşçasına tasvir edilen İsa peygamberin bir niş içerisine alınmıştır. Niş, kutsallığın bir işaretidir. İran’daki ateş sunakları, Hıristiyan İncillerinde dizin levhaları çevreleyen kemerler ve İslam mihrapları ile 10. yüzyılda Anadolu’da, özellikle de Ortodoks kiliselerinin donanımında görülmektedir. Ahtamar’da yarım daire kemer ibadethanenin içinin gün ışığıyla dolmasını sağlayan pencerelerde ve üçgen oyukluklarda, bunun dışında da tahttaki  İsa peygamber figürü üzerinde görülür. Böylece onun ışıksal doğasını görselleştirerek vurgular.

İsa peygamber burada ışık ve hayat veren olarak “gerçek güneş”, yani doğruluğun güneşi olarak gök kubbedeki tahtında oturmaktadır.

Vaspurakan Prensi Hamazasp ile kardeşi Sahak

Çan kulesinin sağında 120 dereceyle birbirini kesen niş duvarından soldakinde, aziz Hamazasp ve kardeşi aziz Sahak figürleri yer almaktadır.

Aziz Sahak’ın üzerinde, göğüs üzerinde çapraz şekilde birleşmiş, bir eteği dışa kıvrık kaftan bulunmaktadır. Aziz Sahak’ın elbisesi, çiftli iki çizgi arasına yuvarlak şekiller işlenerek süslenmiş, üzerine üç pendantlı ağır bir kemer takılmıştır.

Aziz Hamazasp, baklava figürleriyle süslü bir elbise giyinmiştir. Diz üstünde iki yana açılan yırtmaç, sade süssüz bir astar oluştururken, pantolon paçaları elbise altından görünmektedir. Figürün sol elinde küçük bir haç bulunmaktadır.

Cepheden verilen her iki figürün ayakları, yanlara açık vaziyettedir. Başlarındaki halelerin çevresi, boncuklu görünümü veren deliklere sahiptir. Figürlerin iri göz bebekleri yukarıya kalkıktır. İki figürün saç şekillerinde ve yüz hatlarında benzerlikler görülmektedir.

Aziz Sahak ve aziz Hamazasp figürlerinin başları hizasında, madalyon içinde bir aziz figürü yer almaktadır. Bu aziz figürü, başı haleli ve genç olarak tasvir edilmiştir.

Aziz Sahak, aziz Hamazasp ve ortalarında yer alan aziz figürünün, sağ işaret parmakları kalkık vaziyette olup, yan tarafta işlenen konuyu göstermektedir.

Bu sahneyi çevreleyen hayvan figürleri üzerinde de aziz figürleri bulunmaktadır. Madalyonların ve başlarındaki halelerin çevreleri boncuk şeklinde deliklidir. Sağdaki aziz, işaret parmağıyla, daha  önceki  figürler gibi, yandaki  olayı göstermektedir

İKONOGRAFİ
Hamazasp ve kardeşi Sahak 786 yılında Araplar tarafından öldürülen din şehitleridir (Der Nerssesian 1965: 14; Grousset 1947: 487).

Doğulu kıyafetlerle verilen bu iki figürün kardeş oldukları, yüzlerindeki benzerlikle ifade edilmeye çalışılmıştır. Figürlerin göz bebekleri dik ve ifadesizdir. Üst kısımlarda yer alan aziz büstleriyle konunun bir ilgisi bulunmamaktadır.

Dini tasvirlerin yoğunlukla işlendiği birinci kuşak süslemelerinde Ermeni (Vaspurakan) kral ve prenslerinin tasvir edildiği görülür. Bu tasvirlerde Ermeniler’in dinlerine olan bağlılığı ve tüm baskılara karşı dinlerinden dönmeyen, hatta bunun için şehit olan krallarını yüceltme duygusu yatmaktadır.

Kutsal Kitap’tan alınan konulardaki figürler ile aynı derecede itinalı işlenişleri bu değeri kanıtlar niteliktedir.

Davud ve Goliath'ın mücadelesi

Figürlerin başları hizasında isimleri yazılıdır. Soldan sağa kahin Eli, İsrail Kralı Saul, peygamber Samuel, peygamber Davud, Goliath isimleri bulunmaktadır.

Doğu haç koluna geçişin bulunduğu yüzeydeki süslü pencere üzerinde, halesiz ve madalyonsuz olarak gösterilen sakallı figür kahin Eli’ye aittir. Kahin Eli işaret parmağıyla yan tarafında gerçekleşen Davud peygamber ve Goliath mücadelesini göstermektedir, iri gözbebekleri de bu yöne çevrilmiştir. Davud peygamber kısa kaftanı, güçlü bacakları ve sağ elinde atmaya hazırladığı sapanıyla görülür. Goliath, Davud peygamber figürüne oranla çok büyük resmedilmiş olup yaklaşık 2.00m. boyundadır. Sol elinde kalkan tutan figür, sağ eliyle kılıcını havaya kaldırmıştır. Figürlerin başları ve bedenleri önden, ayakları ise yandan çizilmiştir. Dalgalanmalar ve dolambaçlı çizgilerle giysilerin kat yerleri belirginleştirilerek figürlerin vücut durumları gösterilmiştir. Geometrik tarama tekniğiyle Goliath’ın üzerindeki zırh vurgulanmıştır. Goliath’ın zırhlı kıyafetinin kolları ile elinde bulunan kalkanın çevresinde, ilk yapıldığında boncuklu olduğunu gösteren delikler bulunmaktadır.

Davud peygamberin arkasında solda, Doğu hükümdarlarına has giysiler içerisinde, İsrail Kralı Saul tasvir edilmiştir. Başı sarıklı (türban) Saul’un belinde, sarkık dilimli bir kuşak bulunmaktadır. Davud peygamber ve Goliath figürlerine oranla daha küçük gösterilen kral Saul, Davud peygamber ve Goliath mücadelesini işaret etmektedir.

Üst kısımda, madalyon içerisinde peygamber Samuel bulunmaktadır. Figürün başı halelidir.

Davud peygamber ve Goliath arasına yere çömelmiş bir sığır figürü yerleştirilmiştir. Bu hayvan figürünün üzerinde iki tane gül bezek yer alır (Res. 58).

İKONOGRAFİ : Bu gruptaki kişiler Tevrat’ta I. Samuel kitabında geçmektedir. Kişiler arasındaki ilişkiler ve olaylar kabartmalarda çok güzel canlandırılmıştır.

Çocuk Samuel, gözleri zayıflamış ve iyice yaşlanmış Eli’ye hizmet etmektedir. Bu yaş farklılığı kabartmada da görülmektedir. Eli, Samuel’e bakmakta ve sanki işaret parmağıyla ona bir uyarıda bulunmaktadır:

“... ve Eli dedi: Rabbinin sana söylediği şey nedir? Rica ederim benden gizlersen, Tanrı sana öylesini ve ziyadesini yapsın” (I. Samuel 3: 17). Tevrat’ta; Samuel, Saul’u Tanrı’nın bazı isteklerini yerine getirmekle görevlendirir. Saul, şöyle betimlenmektedir:

“Ve onun genç ve güzel bir oğlu olup adı Saul idi: ve İsrail oğulları arasında ondan daha güzel adam yoktu; omzundan yukarısı bütün kavmin boyunu geçiyordu.” (I.Samuel 9: 2).

Ancak Saul, hemen yanındaki Davud peygambere göre çok küçüktür. Davud peygamberin büyüklüğü Goliath ile sembolik abartılmasından kaynaklanmaktadır.

Saul’un, geometrik şekillerle süslü kaftanı üzerinde Sahak’ın kine benzeyen bir kemer bulunur. Başının yanında İsrail Kralı Saul yazılıdır. Davud peygamberin Goliath ile mücadelesinde hemen Saul’un yanında canlandırılması yine Tevrat’ta geçen olaylarla ilintilidir:

“...Ve Davud Saul’un yanına geldi, ve onun önünde durdu: Davud’u çok sevdi, ve Saul’un silahları oldu... ve vaki oldu ki, Allah tarafından Saul’a kötü ruh geldiği zaman Davud çengi alır, eliyle çalardı; ve Saul dinlenir ve iyi olurdu ve kötü ruh kendisinden ayrılırdı.” (I. Samuel 16: 21-23).

Güney cephesinin en sağını, güçlülere karşı kazanılan zaferin sembolü olan Davud peygamber ile Goliath hikayesi doldurmaktadır. Goliath’ın hemen yanında “yabancı Goliath” yazmaktadır:

“...Ve başında tunç başlık vardı, ve üzerine pullu zırhlı giyinmişti” (I.Samuel 17: 5).

Kabartmada Goliath, ayaklarında ayakkabı ile dizine kadar uzanan tunik giymiştir:

“...Ve Davud Filistinliye dedi: sen kılıçla, ve mızrakla ve kargı ile üzerime geliyorsun”(I. Samuel 17:45).

Davud peygamberin ayakları çıplaktır ve başının üzerinde ismi yazılıdır.

“...Kendisi kızıl gözleri de güzel ve bakışı hoştu” (I.Samuel 16: 12).

Kabartmada da savaşan bir kişinin yüzünde olması gereken ifade yerine, gülümsüyormuş gibi resmedilmesi bu nedenle olmalıdır.

“Ve eline değneğini aldı ve onları üzerinde olan çoban torbasına, dağarcığına koydu ve sapanı elinde idi ve Filistinliye yaklaştı” (I.Samuel 17: 40).

Davud peygamberin elinde olması gereken değnek yoktur.

Doğu kıyafetleri içinde gösterilen kral Saul’un belindeki sarkık dilimli kuşak, Orta Asya etkili Abbasi saraylarında ve askerlerinde moda olan kuşaklara benzemektedir (Öney 1990: 24). Davud peygamber ve Goliath figürleri oldukça sert çizgilerle tasvir edilmişlerdir. Dolgular basıktır ve preslenmiş gibidir. Bu nedenle burada biçim, çizimlerin şematik olarak yinelenmesiyle sınırlı kalmıştır. Figürlerin yine de derinlik kazanmış olması, güneş ışınlarının duvar yüzeyindeki yansımasından ve en hafif kabartmanın bile karanlık–aydınlık karşılığında fark edilmesindendir. Davud peygamber ve Goliath figürleri arasında yer alan sığır tasvirinin ise Davud peygamberin Goliath karşısında ne kadar güçlü ve rahat olduğunu simgelediği düşünülebilir. Bu kabartmada, erken dönem Hıristiyan - Suriye elyazmalarındaki kenar illüstrasyonlarının neredeyse dev boyutlara ulaşarak taşa uygulandığı ilkel yöresel bir sanatla karşılaşılmaktadır.

İlyas Peygamber, Aziz Thomas ve Tseferatlı Dul kadın

Doğu haç kolunun dış kenarında İlyas peygamber ve onun sağında aziz Thomas figürü yer alır. İlyas peygamberin önünde diz çökmüş bir kadın figürü vardır. Küçük boyutlu olarak resmedilen aziz Thomas, kıvrımlı bir elbise giyinmiştir. Sol elinde bir kitap tutmaktadır, sağ eli ise yukarıya kalkıktır ve İlyas peygambere bakmaktadır.

Cepheden verilen İlyas peygamber, uzun yüzlü, sakallı ve başı halelidir. Sol elinde bir kadeh! (tabak) tutmaktadır, sağ kolunu yukarıya kaldırmıştır. Kadın yere diz çökmüş ve ellerini İlyas peygambere karşı açmıştır. Bu figürlerin üst kısmında, biri madalyon içerisinde, diğeri büst halinde, başları haleli iki aziz figürü yer almaktadır. Madalyon içerisindeki genç aziz, sağ elini yukarıya kaldırmıştır. Büst olarak işlenen figür ise, sakallı ve daha yaşlıdır.

İKONOGRAFİ
Dizi üstüne çökmüş kadın figürü, büyük olasılıkla, çocuğu İlyas peygamber tarafından iyileştirilen Tserefatlı dul Sarepta’dır (Krallar I 17). İlyas peygamberin sağındaki figür ise, bölge ile ilişkisinden dolayı, aziz Thomas olarak nitelendirilmiştir. aziz Thomas’ın Kutsal Kitap’a ait alıntılarına göre, kemikleri Ermenistan’a getirildiğinde Artzurini prensi tarafından büyük itibar görmüş ve kemiklerinin gömüldüğü yere bir kilise yaptırılmıştır.

Adem ve Havva'nın yasak meyveyi yemeleri

Adem ve Havva çıplak olarak yaşam ağacının iki yanında durmaktadırlar (Res. 69). Adem elmayı koparmaya çalışırken, Havva elmayı yemektedir. Havva’nın eli Adem’in elmayı koparmaya çalışan elinin üzerindedir. Yüzleri cepheden verilen figürlerin bedenleri yarı profilden gösterilmiştir. Saçları uzun olan iki figürün de karınları şişkincedir. İnce yapraklı ağacın yanındaki iki figür, hemen hemen aynı boydadırlar.

Kuzey haç kolunda yer alan pencerenin diğer tarafında Havva, yılanın karşısında sağ bacağı üzerinde diz çökmüştür. Yılan, dört kısa ayağı üzerinde, ağaca sarılı vaziyette durmaktadır. Ağacın boyu, Adem ve Havva’nın elmayı yeme sahnesindekiyle aynıdır, ancak yapılış tarzı farklıdır. Buradaki ağacın alt ve üst kısmı uyumsuzdur.

İKONOGRAFİ
Sahnede, Havva’nın, Allah (cc) tarafından yasak edilmiş ağacın meyvesinden yemesi için yılan tarafından kandırılışı ve Adem’le birlikte yasak meyveyi yiyişleri işlenmiştir. Konu Tevrat’ta şu şekilde geçmektedir:

“...Ve kadın gördü ki, ağaç yemek için gözlere hoş, ve anlayışlı kılmak için arzu olunur bir ağaçtı; ve onun meyvesinden aldı ve yedi ve kendisiyle beraber kocasına da verdi” (Tekvin 3: 6).

Bunun sonrasında yılan, Adem ve Havva cezalandırılır. Yılan sürünmeye mahkum olurken, Adem ve Havva cennetten kovulurlar.

Havva’nın, yılan tarafından kandırılışının anlatıldığı sahnede, yılan ayaklı olarak çizilmiştir. Burada, yılanın henüz sürünmeye mahkum edilmediği vurgulanmak istenmiş olabilir.

Diğer sahnede ise, Havva’nın kışkırtıcılığı vurgulanmak istercesine, Adem’in eli üzerine Havva’nın eli tasvir edilmiştir. Figürlerin karınlarının şişkince çizilmesiyle yasak meyveyi yemeleri ifade edilmek istenmiştir. Çıplak olarak çizilen figürler, henüz gerçekleri görmemektedirler. Çünkü Tevrat’ta:

“…ikisinin de gözleri açıldı ve kendilerinin çıplak olduklarını bildiler; ve incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar” (Tekvin 3: 7) şeklindeki açıklamaya uygun olarak gösterilmişlerdir.

Yılanın sarıldığı, ağacın üst kısmı ile alt kısmı arasındaki uyumsuzluğun nedeni bir tamirat olabilir. Bu sahnedeki Havva kabartması, bir hayli tahrip olmuştur.

Üç Musevi gencin fırına atılması sahnesi ve aslanlar ininde Daniel Peygamber

Başı haleli üç genç sırasıyla Hannaya, Mişael ve Azerya’dır. Kısa bir tunik giyinmiş olan figürler dua eder vaziyettedirler.

İKONOGRAFİ

Konuyla ilgili hikaye Tevrat’ta şu şekilde geçer: Babil Kralı Nebukadnetsar, emrindekilere kendilerinde hiç kusur olmayan, görünüşleri güzel olan, her hikmette anlayışlı, bilgili ve fenden anlayan gençleri saraya getirmelerini emreder. Kral herkesle söyleşir fakat içlerinden Daniel, Hannaya, Mişael ve Azerya’yı seçer. Nebukadnetsar bir heykel yaptırır:

“...Ve her çeşit müziki aletin sesini işitince altın heykele tapacaksınız, ve kim yere kapanmazsa ve tanımaz ise, hemen o saat ateşi alevli fırının içine atılacaktır” (Daniel 3: 5-6) diye ferman çıkartır.

Hannaya, Mişael ve Azerya, Kral ve dikmiş olduğu heykele tapmayınca Kral çok kızar ve onları kızgın fırına atar. Ancak Tanrı’nın meleği sayesinde onlara bir şey olmaz (Daniel 3: 23-26).

Üç figürün de aynı kıyafetlerle çizildikleri kabartmada:

“...O zaman bu adamlar şalvarları, sarıkları ve esvapları üzerinde olarak bağlandılar, ateşli alevin içine atıldılar” (Daniel 3: 21)

şeklindeki ifadeye uymayan bir kıyafet giyindikleri görülmektedir. Ayaklarında bağlı oldukları zincirin izi görülmektedir. Ancak figürlerin dua etmeleri ile yüzlerindeki rahatlık ifadesi, Tanrı’nın kudretine olan büyük güveni vurgulamaktadır. Üç genç inanç uğruna kendini kurban edenleri ve Tanrı’ya duyulan sarsılmaz güvenin sembolü olarak tasvir edilmişlerdir.

Newsletter

Thank you! Your submission has been received!
Oops! Something went wrong while submitting the form.

Contact

Kabartmalar

Rölyefler

RÖLYEFLER

İl alanının %53,4’ü dağlardan, %32,9’ü platolarda ve %13,7’si ovalar ile kaplıdır. Van Havzada yükseltiler 1.650–2.600 m. arasında değişmektedir. Van Gölü’nün güneyinde Kavuşşahap Dağları, doğusunda Erek Dağı sıradağlar biçiminde devam eder. İran sınırında başlayarak göle doğru eğimle yayılan sıradağlar içersinde Pir Raşit, İsa Bey, Erk, Sudis, Başet, İspiriz, Hirabit ve Kars Dağları’nın yükseltileri yer alır.